Zeytin Atlası
Meyve ağaçta değil tüm bir ekosistem içinde yetişir. Zeytini de, dayanıklı bitkilerle kaplı bir coğrafya olan Akdeniz ekosistemi varetmiștir. Zeytin, insan ve insan olmayan varlıkların bu değerli coğrafyada bir arada yaşadığı Anadolu’nun geleneksel peyzajlarında kök salmıştır. Bu eşsiz ortam—‘zeytin peyzajı’, Akdeniz maki ekosistemi içinde belirli bir birlikte varoluş biçimini temsil eder. Sakinleri ve kültürleri birlikte, hem biyolojik hem de sosyo-kültürel çeşitlilik için bir barınak (șimdilerde sığınak) olan Zeytinalem’i oluşturur.
Zeytinalem șenliklidir; salt üretim ve kâr odaklı tarım arazileri değildir, birbirine bağlı ve bağımlı bir çok türün müșterek toprağıdır. Gök kuzgun ve karabaşlı ötleğen gibi kușlara, tosbağa ve karakulak gibi hayvanlara, boz pırnal meşesi gibi bitkilere ve insanlara ev sahipliği yapan yașayan bir ekosistemdir.
Zeytinalem çeșitlidir; bu peyzajlarda zeytin, meșe, menengiç gibi farklı ağaçlar bir arada büyür, bu ağaçlara tutunan asmalarda üzümler yetişir. Monokültür yerine biyoçeșitlilik hakimdir.
Zeytinalem birlikte yașama kültürüdür; nesilden nesile aktarılan teraslama, çağıl (kuru çakıl) örme gibi geleneksel bilgi ve yöntemlerle, sürdürülebilir tarım ve biyolojik çeşitlilik arasında zarif bir denge kuran kültürlerin hafızasıdır.
Bugün bu habitatlar ve sakinler, politik-ekonomik kararlar ve tarihsel vakalar sonucunda hasar görmüș ya da tükenmiș durumda. Ülkenin sosyo-kültürel dokusu da eș zamanlı olarak olumsuz yönde etkilenmiș, yerel halkların bir arada yaşamaya ilişkin yüzyıllardır ustalalıkla sürdürdüğü uygulamalar da azalmakta. Üstelik iklim değişikliği, öngörülemeyen hava koşulları ve artan sıcaklıklarla, bu topraklar ve bu topraklara bağlı insanlar üzerinde ek bir baskı yaratmaktadır.
Akdeniz’in ölmez ağacı zeytinin ve onun emanetçilerinden aldığımız umut ve dirençle, Anadolu’nun birçok yerinde hâlâ canlı olan zeytin peyzajlarını yașatmaya, onarmaya ve sürekli kılmaya destek olmak üzere hareket geçmek gerekliliğinin bir adımı Anatolivar. Yerel çiftçileri desteklemek, zarar görmüş ekosistemleri onarmak ve geleneksel, sürdürülebilir uygulamaları teşvik ederek gelecek nesillere sadece zeytinleri değil, zeytinalemin șenliğini, çeșitliliğini ve tüm dünya türleriyle bir arada yaşama kültürünün aktarabiliriz.